Ziya Selçuk koltuğuna otururken

AK Parti hükümetleri döneminde Milli Eğitim'de en az altı bakan gördük. Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturan isimlerin çoğunun da bu alanda yetkinlik sorunu yoktu. İsimlere bakın bunu görürsünüz. Nabi Avcı'dan Nimet Baş'a, Ömer Dinçer'den Hüseyin Çelik'e kadar hiç biri 'bu işten anlamayan' insanlar değildi.

Bazıları zaten eğitim dünyasının içinden gelmiş akademik kariyeri olan kişilerdi. Ama başaramadılar. Bu bakanların döneminde fizîki altyapıda önemli gelişmeler kaydedildi, derslik sayılarının artışından tutun, kız öğrencilerin okula gitme oranındaki artışa kadar pekçok alanda önemli gelişmeler kaydedildi. Gelgelelim nitelik ve kalite konusunda ciddi hiçbir sıçrama yaratılamadı. Sadece devlet okullarında değil özel okullarda da durum hemen hemen aynı.

AK Parti'nin 16 yıllık iktidarı geride kalmışken eğitimin niteliği yine yerlerde sürünüyor.

Yeni Bakan Yeni Umut

Şimdi Millî Eğitim Bakanlığı'nın başına işin teorisine de pratiğine de kâmilen hâkim bir isim geldi. Hatta bütün kabine içinde en fazla umut bağlanan, sırtına en fazla toplumsal sorumluluk yüklenen bakan o.

Ziya Bey'e göreve başlarken bir tavsiyemiz olacak: Koltuğunu oturmadan önce son 16 yıl içinde o koltukta oturmuş ama eğitimde nitelik sıçramasını yaratamamış önceki bakanlarla bir kahve içsin.

Onlara soracağı bir tek soru var: 'Bu işlerden anlamayan adamlar değildiniz, yürümeyen neydi, sorun neredeydi?

Eski beş bakan görevi bıraktıktan uzun zaman geçtikten sonra bile bu sorunun cevabını kamuoyuyla paylaşmadılar. Belki de kendilerini başarılı buluyorlardır bilemeyiz, ama öyle olmadıklarını biliyoruz.

Bizlere anlatmadıklarını belki Ziya Bey 'e anlatırlar. Ziya Bey, bu görüşmeleri yapmadan işe başlamamalı. Dinlediklerini bizlerle de paylaşırsa ayrıca memnun oluruz elbette.