İkinci Erdoğan Dönemi'ne Doğru

Üç dönem kuralı değişmediğine göre Erdoğan 'Çankaya yokuşu'nu tırmanya başlamıştır. 1.Erdoğan devri bitiyor, 2. Erdoğan devri başlıyor. 'Erdoğan'ın başbakanlık yılları'nı adam gibi kaleme alan biri çıkmadı, ancak kesin olan bir şey var ki Türk siyasi tarihinde hiçbir siyasi lider halktan onun gördüğü kadar bir teveccüh görmedi. Erdoğan'dan daha yüksek oy alan liderler oldu ama hiç bir lider bunu Erdoğan kadar devam ettiremedi. Siyasi tarihte hiçbir lider Erdoğan gibi üç seçimi üst üste oylarını artırarak kazanamadı. Üst üste üç seçimi kazananlar da üçüncü dönemini sonuna kadar devam ettiremedi.

AK Parti'de 'Post Erdoğan' döneminin temel sorusu şudur:Demirel'den sonra DYP'nin, Özal'dan sonra ANAP'ın başına gelen AKP'nin de başına gelir mi? DYP ve ANAP'ta kurucu lider partinin başından ayrıldıktan sonra – her ikisi de Cumhurbaşkanı olmak için partilerini bırakmıştı- parti daha ilk seçimden başlayarak kan kaybına uğradı. Sonuçta bir iki seçim sonra da yok olup gitti. AKP'nin aldığı toplam oyların yüzde 67'sinin Erdoğan'ın şahsına verilen oylar olduğu bilinirken Erdoğan'sız girilecek bir seçimdi durum ne olur? Belki hemen bir yıl sonra yapılacak seçimde büyük bir kayıp olmayabilir ama ya sonra?...

Yukarıda belirttiğimiz gibi 1.Erdoğan dönemi seçim zaferleriyle doluydu.'Çankaya'daki Erdoğan' döneminin kritik eşiği AKP'nin Erdoğan'sız gireceği 2015 seçimleri olacak. Yerel seçimde alınan yüzde 45 bandındaki oyun bir genel seçimde yüzde 50 civarında olacağı bugünden tahmin edilebilir. Tabii partinin başında Erdoğan olsaydı...

'Yeni Başbakan' kim olursa olsun onu bekleyecek ağır sorumluluk işte burada yatıyor. Oylar son genel seçimde ulaşılan yüzde 49'un altına düşerse, hele hele yerel seçimdeki yüzde 45'lerin altına inerse tehlike çanları çalmaya başlar.

Erdoğan'ın Başbakanlığı bırakma kararı iki kesimi bilhassa sevindirmiş olmalı:Muhalefet ve Cemaat!.İkisi için de 'en zararsız Erdoğan' 'Çankaya'daki Erdoğan'dır. CHP ve MHP, ne yerel ne de genel seçimde Erdoğan ile başedemeyeceklerini çoktandır anlamış durumdalar. Partinin başına ve başbakanlığa kim gelirse gelsin o isim muhalefet için Erdoğan kadar dişli olmayacaktır. Bugünler de bunun ferahlığı içinde olmaları şaşırtıcı olmaz.

Son seçimde yaşadıkları hezimetten sonra bir daha Erdoğan ile yarışmayacak olmalarını öğrenmeleri muhalefete 'ilaç gibi' gelmiş olmalı.

Ardarda yaptığı taktik hatalarla bu seçimin kaybedenine gelince: O isim Abdullah Gül'dür.Gül'ün Köşk'ten başka seçeneğe, daha doğrus Başbakanlığa kapısını kapatması apaçık bir 'kaçış'tı. Belliki köşesine çekilip 'bekleme' kararında ama bu da yanlış bir karar. Zira siyaset kaçanın peşinden koşmaz.Hiçbir zaman koşmadı.

Siyaset mezarlıkları 'gel bizi kurtar' diye bekleşen mütekaid siyasetçilerle dolu. Bunlarda biri Güniz Sokak'ta hâlâ umutsuzca beklemiyor mu? Üstelik o siyasetin onu terkedenin peşinden gitmeyeceğini çok iyi bildiği için kendisi bırakmamış, siyaset onu bünyeden atmıştı. İsten bünye seni atsın, ister kendin kaç, ama kaçışın kolay kolay dönüşü olmaz.

04.05.2014
Gürkan Zengin